top of page

EVLİYA OLAN KENDİNİ BİLİR Mİ?


Es-Seyyid Ahmed Yasin Bursevi (k.s.a)'nin 21.02.2015 tarihli sohbetinin evliyaullahın durumlarıyla ilgili bir bölümü. "...Soruya devam ediyoruz; “Evliyanın tamamı kendisinin o makamda olduğunu bilir mi?” Evliyanın tamamı kendisinin bu makamda olduğunu bilmez. Bilmesi de gerekmez. İrşad sahibi olan zatlar vazifesini bilirler. Sorumluluklarını bilirler. Gavs dediğimiz, kutup, evtad ve rical-ül gayb dediğimiz 12 kişi olan ve Peygamber Efendimizin de manalarını taşıyan bu zatlar kendilerini bilir. Bilmezse olmaz. Ama onun haricinde, kırkların içerisinden dahi bazıları kendisini bilmez. Kendisini bilmemesi hizmetini yapmasına engel değildir. Cenab-ı Allah onun ruhuna o vazifeyi vermiştir. Ruhu o vazifeyi yapar. Diğer evliyaullah için de aynıdır. Çoğu kendini bilmez. Üç çeşit evliya vardır diye söyleriz. Bazıları vardır ki, kim görse bu adam evliyadır der. Kendisine söylediklerinde o sizin iyi niyetiniz der, inanmaz. Kendisinin evliya olduğunu bilmez, inanmaz. Cenab-ı Allah o kulunu çok sever. O kul kendini bilmediği ve devamlı yalvarış ve tevazu içerisinde olduğu için, Allah’ın hoşuna gider, sevgili kullarındandır. Bir diğeri vardır, kendisinin evliya olduğunu bilir, halktan gizler. Halk onu bilmez. Bir diğeri de vardır ki hem kendisi bilir, hem de halka bildirir. Ümmeti Muhammed onun velayetine güvenip, gelip ondan ders alsın, kendini terbiye etsin, vazife görsün diyedir. Öğretmen olduğundandır. Ki bunların çoğu irşad sahibidir. Bunun haricinde Allah’ın dostları vardır. Cenab-ı Allah ayet ile söylüyor ki; “Onlar benim tasarrufum altındadır. Onu gökkubbemin altında kimselere bildirmem” der. Birgün Hızır a.s, Bağdat’ta Cuma namazı vakti cami-i şerifin önünde oturan fakir bir derviş gördü. İçeride de vaaz var. İçeriye girecekken ona; “Nneden burada miskin miskin oturuyorsun. İçeri girsene vaazı dinle” dedi. O derviş şöyle bir bakıyor Hızır a.s’a ve “Subhanallah, işine bak” diyor. Hızır nebi içeri giriyor. Cuma namazını kıldılar. Hemen dışarı çıkarken bakıyor derviş hala orada oturuyor; “Sen hala burada mı oturuyorsun. Niye içeri girip ibadette bulunmadın” diye soruyor. “Bana bak, karışma bana. Yoksa şimdi söylerim Hızır burada diye, görürsün gününü” deyince, Hızır nebi şaşırdı. “Ya Rabbi bu kimdir ki benim bilgim dahilinde değil”. “Ya Hızır, kubbemin altında öyle kullarım vardır ki onları benden başka kimse bilmez”. Ama bu kullar kimlerdir biliyor musunuz? Şimdi size ölçü vereceğim. Bu taktiği kullanarak insanları suistimal eden eşkıya dolu sokaklarda. Kimseden bir şey talep etmeyen insanlardır bunlar. Geçimleri için dahi kimseden bir şey talep etmezler. Allah’ın gizli hazinesindeyse, Cenab-ı Allah gizli hazinesinden onları doyurur. Kimseden bir şey talep etmezler. Bunlar sadece insanlara hakkı anlatırlar, kötülükten sakındırırlar. Başka da kimsenin işine karışmazlar. Böylesini görürsek, elbette elini de öpelim, duasını da alalım. Ama şimdi her türbede aksakallılar dolaşıyor. Ben Hızır’ım diye adamın elinden parasını, evini alan az değil ha. Hızır ne yapacak senin evini? Hızır parayı ne yapacak? Allah akıl fikir versin… Soruda sorulduğu gibi, çoğu bilmez, büyük zatlar ona vazifesini yaptırır, o bazen bunu rüya olarak görür. Bazen hiç görmez anlamaz bile. Ama hepsinin sonunda bize düşen vazife kulluğumuz, sadakatimiz, ihlasımızdır. Elimizle kimseyi rahatsız etmemek, çalmamak çırpmamak, aldatmamak, kandırmamak, dilimizle kimseyi incitmemek, kırmamak, rahatsız etmemek, haddi aşmamak. Allah’a kul olmaktır. En büyük makam da budur. Zaten gavsın bulunduğu makam da Abdullah makamıdır. Kulluk makamı, edep makamıdır..."

Featured Posts
Recent Posts
Archive
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page