Hatm-î Hâcegân Nakşibendiyye tarikatında özellikle de Hâlidiyye kolunda topluca yapılan zikre verilen isimdir.Her tarikatta yapılan toplu zikir farklı isimlerle anılmıştır.Örneğin Mevlevîlerin zikrine semâ,Kâdirîlerin zikrine devrân ,Yesevîlerin zikrine zikr-i erre,Celvetîlerin zikrine nısf-ı kıyâm,Şazelîlerin zikrine hadrâ denmiştir.
Hatm-i Hâcegân sırasında vukuf-ı kalbî prensibine dikkat edildiği gibi,silsilenin ve önde gelen meşâyıhın ruhen bu mecliste bulundukları düşünülerek gerekli edep muhafaza edilmelidir.
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî(kuddise sirruhu )hatme hakkında şu bilgileri vermektedir : 'Bu tarikatın büyüklerinin yanında sabittir ki , Hatm-i Hâcegân halkasının başı ,Seyyidimiz Abdülhâlık Gücdevâni hazretleridir.Hatmeye devam eden müridlerin kalplerindeki pas silinir ve salihlere gayb nurları zâhir olur.Hatme tatlı bir şerbetin aktığı bir çeşme gibidir.Hatme ehline Allah kendi fazlı ve kereminden sayısız nurlardan bahşeder.Çünkü hatme meclisine Peygamberimiz Hazret-i Muhammed'in ruhaniyeti teşrif eder .Onun irfanının gölgesi halkadaki müridlere hidayet kanadı olur.Zira Peygamberimiz marifetin kaynağı tevhid denizindendir.Bu sebepledir ki,büyük veliler kendileri hatmeye devam ederken başkalarını da meclislerine davet etmişler,gayelerine bu şekilde ulaşmışlardır.Hatmenin bereketinden dolayı bu zatların hâl lisanlarından gizli sırlar dökülmüştür.Onlara nebileri sorulduğunda 'aşk toprağının bir damlacığıdır.' demişlerdir.Ahiretin yüksek makamlarına bakıp dünyaya ait rütbelerden vazgeçmişlerdir.Bu nedenle Hâlid-i Bağdâdî (kuddise sirruhu) halifelerine hatmelere itina ile devam etmelerini tavsiye etmiştir.
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin mektuplarını derleyen Esad Sahib, Mektubât-ı Mevlânâ Hâlid kitabının önsözünde Hatm-i Hâcegân hakkında şunları söyler: ' Hatmeyi okumaktan gaye sevap kazanmaktır.Büyükler bir zararı def ve bir menfaati kazanmak istediklerinde hâlis bir kalp ve sâdık bir niyetle dervişlere hatme yapar.Allah'ın izni ve inayetiyle hatmede maksatlarına nail olurlar.Zira Allah Salih kişilerin yardımcısıdır.'
Hatme Nakşibendîlîğin şartlarından değilse de yolun büyükleri bu zikri tariktın şiarından saymıştır.Tecrübe edilmiştir ki hatmenin faydası güneş gibi açıktır.Hatmenin şartlarından biri de cemaat halinde yapılmasıdır.Çünkü cemaat içinde salih ve duası makbul kişilerin bulunması mümkündür.Hem böylece kalpler birbirine bağlanarak Peygamber Efendimize kadar ulaşır.Nitekim Peygamberimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuşlardır:'Kim cennetin ortasına yerleşmek isterse ,cemaate devam etsin.Çünkü şeytan yanlız olanla bulunabilir.Fakat iki kişi olunca şeytan onlardan uzaklaşır.'Bir şeye tek bir kişinin kalbinin yönelmesiyle ,çok kişinin kalbinin yönelmesi arasında çok fark vardır.
Hatme eğer cemaatle toplu olarak yapılamıyorsa mürid tek başına da yapabilir.Ancak buna mürşidin izin vermesi şarttır.Mürid yalnız olarak hatme yaparken diğer ihvanında hatmede olduklarını tasavvur etmelidir.Çünkü hatme Nakşi dervişleri için bir yuva hükmünde olup bu yuvada dünyavî ve uhrevî birçok faydayı temin etmiş olurlar.
Hatme şartlarında , rükunlarına ve âdâbına riayet edildiğinde ,kısa zamanda müridler üzerinde etkisini gösterir.Bu istifadenin olabilmesi için hatmeye devam edilmeli,her ne olursa olsun bırakılmamalıdır.Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'nin teşviki de bu yöndedir.
Muhammed Hakkî (kuddise sirruhu)hazretleri Hazînetü'l -Esrâr isimli eserinde hatme hakkında şu bilgileri vermektedir.'Bilmiş ol ki İmam Cafer-i Sâdık,Bâyezid-i Bistâmi,Ebu'l -Hasan Harakanî,Şâh-ı Nakşibendî gibi bu yolun imamları hâcetlerinin yerine gelmesinde,muradlarının gerçekleşmesinde ,belaların defedilmesinde,düşmanların kahra uğratılmasında ,hasetçilerin perişan olmasında ,manevi derecelerin yükseltilmesinde çeşitli sırlardan istifade etmişlerdir.Hatme de bu sırlardan biridir.'
Sâdât-ı Nakşibendî'nin yanında hatme çok kıymetli bir zikirdir.Onun için hatmesiz kalınmaması gerekir.İnsan Nakşibendi olduktan sonra nerede bir hatme yapılırsa hissesi içinde olur.Nakşîbendi dervişi günde iki defa ;biri hatmede diğeri de vird çekerken Sâdât'ın ruhaniyetini hazır edip nazarı altına girmelidir.Günde bir veya iki kere Sâdât'ın nazarı altına giren kimse için korku yoktur.Sâdât-ı Nakşibendî onu yanlız bırakmaz,Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)onu yalnız bırakmaz.
HATME NEDİR?
Hatme bazı sürelerin,âyet-i kerimelerin ,salavât-ı şerîfelerin ve belirli tesbihâtın yapıldığı bir zikir meclisidir.Bu zikre hatme denilmesinin sebebi şudur:
Fâtiha suresinin Kurân-ı Kerimi'in tümünü kapsadığı kabul edilmektedir.Bu zikir de Fâtihâ suresiyle başlar ve biter.Dolayısıyla bu zikri yapanlar âdetâ Kurân'ı hatmetmiş,baştan sona okuyup bitirmiş gibi kabul edilmiş ve adına da Hatm-i Hâcegân denmiştir.
HÂCEGÂN NE DEMEKTİR?
Farsça bir kelime olan hâce soylu kimselere , özellikle de peygamperimiz 'in soyundan gelenlere verilen isimdir.Bir unvan olan bu lakap daha ziyade yüksek şahsiyetlere vezir,âlim,tüccâr gibi önde gelen kimselere de verilmiştir.Nakşibendiyye tarikatının erken dönemlerinde Orta Asya 'daki şeyhlerin aynı zamanda âlim oluşu sebebiyle onlara 'Hâce/Hoca'gibi unvanlar verilmiştir.Hâce Bahâeddin Nakşibend,Hâce Abdülhâlık Gücdevânî,Hace Yusuf Hemedânî,Hâce Ali Râmitenî,Hâce Ubeydullah Ahrâr(kadessallahu ervâhahum) gibi.
HÂCEGÂN TARİKATI
Nakşibendiyye tarikatına ilk dönemlerde verilen isimdir.Tarikatın Hâce Abdulhâlık Gudevânî ile başlayıp Bahâeddin Nakşibend'e kadar ki dönemine Hâcegân adı verilmiştir.Bahâeddin Nakşibend'den sonra ise Nakşibendiyye adını almıştır.Ayrıca Nakşibendiyye tarikatına mensup olan şeyhlerin ilmiyle sınıfına mensup olmaları sebebiyle Hâcegân Tarikatı diye de anılmıştır.
Bursevi yolunda Hatme-i Haceganın uygulanması ve Hatme Adabı için tıklayınız